Osmaniye…
Kendini büyükşehir adayı ilan etmiş şehir.
Ama gelin görün ki, büyükşehir değil…
Büyük hatalar şehri olmuş!
Depremin ardından Metin Tamer Siteleri’nde başlayan inşa süreciyle ilgili çok şey yazdık çizdik…
Dedik ki:
"Tamam, evler yapılmış…
Eyvallah…
Ama dükkanlar ne Allah aşkına?"
İki tezgah koy, bir vitrin çak, müşteri zaten dışarıda kalıyor.
İçeri giren çıkamayacak.
Küçücük kutular yapmışsınız, esnafa dükkân değil, tabut vermişsiniz sanki!
Bazı dükkanlar yolla aynı hizada, bazıları kaldırıma gömülü, bazıları kaldırımdan Everest gibi yüksek.
Sanki kura çekilmiş…
Kimisi seviye 1, kimisi seviye 5!
Mimari değil, tombala!
Ve sonuç?
Yap-boz ustası belediye işe girişmiş…
Asfalt kazınmış…
Yeniden dökülmüş…
Daha da yükseğe!
Bravo!
Hataları tekrar asfaltlayarak mühendisliğe katkı sağladınız!
Ama asıl bombayı sona sakladım:
Kaldırımlar!
Yani şu yürümeye çalıştığımız ama yürünemeyen şeyler…
Bunu yazarken kendime soruyorum:
Sayın Belediye Başkanı o kaldırıma bir kez olsun adım attı mı?
Ya da belediyenin şehir plancısı varsa, (varsa diyorum çünkü varsa bu rezillik olmazdı) bir kez olsun yürüdü mü orada yeni yapılan kaldırımda?
O kaldırımlar dar mı dar…
Taşlar deseniz, Hitit uygarlığından kalma gibi…
Yapılacakların en kötüsü gibi…
Yani bir iki kişinin yürümesi için tasarlanmış ama karşıdan biri gelirse diplomatik krize dönüşen kaldırımlar.
O caddeye şöyle geniş bir kaldırım, biraz ağaç, üç beş bank yapamaz mıydınız?
Ne bileyim…
Biraz nefes alan bir Osmaniye hayal etmek bu kadar mı zor?
Bakın Adana’ya…
Bakın Gaziantep’e…
Adamlar parkı yürüyüş yolunu kaldırımı bir örnek yapmış.
Siz ne yapmışsınız?
Dükkanla yola araya kibrit çöpü kadar kaldırım sıkıştırmışsın!
Yol kenarında yürüyen vatandaş her an araba aynasıyla tokat yiyecek korkusu yaşayacak.
Reklam panolarında “Büyükşehir Osmaniye” yazsak ne olur…
Ama biz hâlâ “büyük çile” Osmaniye’yi yaşayacak gibiyiz.
Yahu büyükşehir dediğin vizyon ister vizyon!
Ufuk ister!
Kaldırımdan öteye bakabilmek ister!
Kaldırımın mimarisi vizyonun mimarisidir.
Yolu yürüyen görür.
Siz yürümemişsiniz belli!
Sayın Başkan İbrahim Çenet…
Ekibinizi bir gözden geçirin.
Bu şehir planlaması değil, şehri daraltma projesi olmuş gibi.
Size tavsiyem…
Bir gün makam aracınızı bırakın.
Bir sabah ayakkabınızı giyin.
Elinize çayınızı alın.
Ve o kaldırımda yürümeye çalışın.
Yürüyemezseniz bilin ki o kaldırım sizin de vizyonunuzu daraltmış.
Ve unutmayın:
Bir şehri geniş yollar değil, geniş fikirler büyütür.
Siz hâlâ “yol yaptık, kaldırım döşedik” diye anlatın…
Biz de kaldırımlara sıkışan hayallerimizi konuşalım.
Yorum Yazın