DOLAR32.5767
EURO34.9159
ALTIN2439.5
BIST9645.0
Mustafa Bardak

Mustafa Bardak

Mail: [email protected]

Yaşanılanlarla ilgili

Canlı varlıkların hayatları ile ilgili, yaşam biçimleri, süreleri, sosyal, toplumsal. Siyasal ve inançları üzerine değişik araştırmalar incelenerek kitaplaştırıldığına tanık olmaktayız.

İnsanların yaşam biçimleri ile ilgili araştırma ve incelemeleri de insanların yaptığını düşündüğümüzde, kendi varlığındaki canlıların neden diğer canlılar üzerinde baskı kurması veya egolarını tatmin etmesi noktasında davranışları üzerine elbette kitaplar veya yazılar da yazılmış olmalı.

Her canlı varlığın hayatı ve yaşama hakkı var ise eğer, bu canlıların yaşama haklarını kısıtlamak veya yoketme, ya da farklı şekillerde aklını karıştırma gibi olayları oluşturma eylemleri doğru bir davranış olabilir mi!?

Hayatın önemi yaşarken değil, son nefesini verirken ortaya çıkar. Yani ölüm anı dediğimiz andaki insanın konuşmasındaki sözcükleri önemsemek ve değerlendirmek gerekir.

Canlılar içerisinde olan, hayvanların konuşma yetileri olmadığı için onlara insanlar tarafından yapılan işkenceler veya öldürme eylemlerinde konuşamayan canlıları da anlamak zorunda olduğumuzu unutmamamız gerekiyor.

Konuşamayan canlıların ne demek istediklerini anlama noktasında, nasıl hareket edeceğimiz konusunda elbette bilgi sahibi olamayabilir siniz. Ancak, her canlının doğada yaşama hakkının bulunduğunu ve onların da en az diğer canlılar ve insanlar kadar özgürce yaşamaları gerektiğini bilmiyorsanız, size bir sözüm yok!

Hangi dinsel inanca sahip olursanız olunuz, orası beni ilgilendirmez! Ateist bile olsa insan,  tüm canlıların doğada sağlıklı yaşamasından yana tavır koyması gerekir.

Tüm dinlerde “Allah” inancı vardır ve kutsal kitapların “Allah” tarafından getirildiğine inanılmaktadır. Ancak, tanımlamaya gelince bizim kullandığımız dil ile değil de kendi inançlarındaki dil ile “Allah” tanımlaması yapılmaktadır.

Toplumların dini kitaplarındaki bilgilerde anlatılan gerçekleri öğrenememesi adına bir takım, “tarikat yayınları-kişiler” ortaya çıkmıştır. Bunlara karşı devlet yöneticilerinin uyanık olması ve toplumu ayrıştıcı, din ve inançlarından yana bölücü olaylara fırsat verilmemesi adına yaptırımlar uygulaması önemlidir.

Kutsal toprak olarak bildiğimiz ve belli sürelerde “Umre” ile birlikte yılda bir kez de “Hac”ziyareti için binlerce yurttaşımızın ziyaret ettiği “Kabe”nin bulunduğu ülke Suudi Arabistan’ın Türkiye adına bazı zamanlarda  dış dünyaya karşı tutum ve davranışları hoş görülmediği günler yaşanmıştır.

Müslümanların merkezi olarak buluştuğu, kutsal topraklar olarak kabullendiği, ibadetlerin yapıldığı ve bu topraklarda binlerce lira para geliri kazandırdığı  Suudi Arabistan’ın, Türk ürünlerine karşı “ambargo” koyması süreçleri de yaşanmıştır.

Suudi Arabistan bu tepkileri koyarken akıl hocalığını yapan devletin ABD olduğu bilindiği halde, yıllardır Amerika’yı “dost gören” siyasilerimiz bulunmaktadır.

Türk milletinin gelenek ve göreneklerini, milli dik duruşunu, tarihsel bilincini, barışçıl anlayışla Mustafa Kemal Atatürk’ün  görüşlerini bu halk üzerinden silmeye çalışanlara sormak gerek!..  “Bu topraklar işgalcilerden kolay kazanılmadı, kolayca satanlar da gün gelir hesabını verir!..”

Hiç kimse parası ile mezara gömülmemiştir, isim yapanların da; “Halktan kopuk olması” kendilerini nefretle anılmayı ortaya koymuştur.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar