Yeni Adli yılın açılışı düzenlenen törenle gerçekleştirilirken, programda yapılan konuşmaları dinlerken, yargı da sıkıntıların bulunduğu anlaşılabiliyordu.
Konuşmaları yapanlara baktığımızda Yargı da önemli isimlerdi ve onların ağızlarından duyduklarımız adaletin işlerliği üzerine bazı sıkıntıların yaşandığı yönünde olduğu okunabiliyordu.
Adaletin devletin temeli olduğu yönündeki sözler yerindeydi ancak, hukuk devleti anlayışının uygulanması noktasında bazı insanların kuşkuları tartışılmaktan geri kalmadığını görüyorduk.
Yargı da adaletin işlerliği için savunma konumundaki Avukatların da anlattıkları ilginçti.
Ülke genelinde yargı ve yargı sorunlarının konuşulması olayı, davaların yıllarca sürmesi ve sonuçlanması noktasındaki gecikmeler ve sorunların yoğunluğundan dert yanılıyordu.
Çözümün hukuk devleti işlevinin yerine getirilmesi noktasına geliyordu ki, asıl sıkıntıların da buradan kaynaklandığı görülebiliyordu.
Yargının bağımsızlığı için mücadele edildiğinin söylenmesi, yargının bağımsız olmaktan uzaklaştığı anlamına geliyordu.
Bir ülkede yargının bağımsı olup olmadığı tartışma olayı haline gelmişse düşünülmesi gerekiyor.
Yargılanma olayları karşısında birilerinin farklı işler yapıp yapmadığı, davaların adaletli sonuçlanıp sonuçlanmadığı, verilen kararların altında başkaca müdahalelerin olup olmadığı tartışma haline gelmemesi önem taşımaktadır.
Türkiye’deki yargılanmalar ve davaların sonuçlanmasında adaletli bir uygulama olup olmadığı, hukuk devleti içerisinde söz konusu olmaması her insanın, beklentisi olarak tanımlanır.
İnsan hak ve hürriyetlerinin korunması, yargı karşısında; din, dil, cinsiyet, mezhep, nüfuz ve diğer sıfatların ön plana çıkmadan adaletin eşit olarak uygulanması olayından yola çıktığımızda, eğer yargı tartışma haline gelmişse, düzeltilmesinin de çok önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.
Mahkemelerde verilen kararları haberlerden izliyoruz, bazı olaylar karşısında verilen kararlar insanların kafalarında soru işaretleri bırakıyor ve tartışmalara neden olabiliyor.
Böylesi bir durumda yargı tartışılırken, insanların adalete ve hukuk devletine olan güvenlerinin de zedelenmesi ortaya çıkabiliyor.
Süreç içerisinde Hükümetlerin aldıkları kararlar ve uygulamalarına bakıyoruz, izliyoruz ve yaşıyoruz. Bazı anlar oluyor ki, verilen karar sonuçları insanları memnun etmiyor veya kuşkulandırıcı bulunabiliyor.
Sadece yargı kararlarında değil, vatandaşın zorunlu harcamalarına yapılan zamlar ile, çalışanlar ve emeklilere yapılan maaş artışları üzerindeki oranlarda da insanlar “adaletsiz uygulama” olduğu yönünde tepkilerini dile getiriyor.
İnsanların yaşam hakkı olan; elektrik, su ve ekmek gibi tükettiklerine bir yıl içerisinde yapılan zamların yüzdelik oran artışları hesaplandığında, çalışan ve emeklilerin yıl içerisinde maaş artışları arasındaki fark oranı insanların ruhsal dengesini etkiliyor.
Neler yapılması gerektiği noktasında, Hükümeti yönetenler ekonominin iyi gittiği yönünde iddialı konuşurken, sokaktaki vatandaşın ekonomik sıkıntıdan ne kadar etkilendiğinin aileler üzerinde hesaplamaları gerçeklerden uzak kalıyor.
Adaletin her alanda vatandaşlara ayrımsız uygulanması konusunun tartışılmadığı günler için uğraşlar verildiği olayına çözüm bekleniyor.
Yorum Yazın