Çanakkale’de işgal kuvvetlerine karşı verilen 1915-1916 yılını anımsıyorum da, o gün geçilmez denilen Çanakkale’yi geçen atalarımızı rahmetle anıyorum.
Bugünlere geldiğimizde ise Çanakkale’yi geçebilmek için yabancı para birimi ile geçiş ücreti vermek zorundayız.
Yabancıları kovduğumuz ülkemiz topraklarından, yıllar sonrasında silahsız olarak paraları ile gelerek ülkemizin dört bir yanında söz sahibi olmaya başladıklarını izliyorum.
Kendi ülkemizde, yine kendi para birimimiz yerine yabancı para birimi ile hizmet verilmesi olayını düşündüğümüzde, bunun emperyalist sömürüne çanak tutmak olduğu aklıma geliyor.
Eski Bakanlardan Berat Albayrak, bir TV program sunucusunun dolar ile ilgili sorusu üzerine; “Dolarla mı maaş alıyorsunuz?”diye sorduğunu anımsadınız mı?
Ekonomiden sorumlu bir Bakan’ın bu sorusunu anımsıyorum, sonrasında da Otoyol ve köprü geçişlerine “dolar bazında garantili geçiş ücreti” olayını düşünüyorum.
Avrupa ve Asya kıtalarını ilk kez birbirine bağlayacak olan 1915 Çanakkale Köprüsü inşaatı tamamlanmadı, bitmek üzere.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 18 Mart 2022 tarihinde hizmete girmesi beklediklerini söyledikleri Çanakkale Köprüsü’nün geçiş ücretinin 15 Euro, yaklaşık 150 Tl olacağını söylüyor.
Hizmete girecek olan bu köprünün yapılmış olması noktasında emeği geçenler sağolsunlar. Asya ile Avrupa yakası arasında trafiği rahatlatacaktır buna da katılıyoruz.
Ancak, bu köprünün yapım sonrasında araçların geçiş ücreti olarak ve Türkiye sınırları içerisindeki bir köprüden geçiş ücreti neden yabancı para birimi ile alınmak isteniyor.
Üstelik Euro’nun Dolar’dan daha yüksek olduğunu da düşündüğümüzde, köprü geçişlerinde bu para biriminin neden kullanıldığını doğal olarak meraksıyoruz!
Bugünkü Euro’nun Türk lirası karşılığı yaklaşık 150 liraya denk geliyor. 2022 yılının Mart ayına 6 ay gibi bir süre olduğuna göre, o günkü 15 Euro’nun TL karşılığının ne olacağını düşünebiliyor musunuz?
İşgal devletlerin kuvvetlerini savaşarak ülkemiz topraklarından çıkardık, yeni bir Türkiye Cumhuriyeti devletinin temelini attık. Savaşlar yaşamış ülkemiz vatandaşlarının sıkıntılarına süreç içerisinde çözümler bulunmaya, yeniden yapılanmaya başlanıldı.
Şeker fabrikaları, Kağıt fabrikaları, Tekel fabrikaları, Sümerbank, hatta uçak fabrikası bile kuran bir ülke haline geldik. Üstelik Osmanlı’nın borçlarını bile öderken Türk Lirasının değerini yabancı para birimi karşısında ezdirmedik.
Yıllarca bu ülkede TL dışında dolaşımda para geçmez iken, yabancı ülkelerde yaşayanların Türkiye’deki yakınlarına gönderdiği mark veya Dolar cinsindeki paraları sadece “yakınlığını belirten yazı ile birlikte” Ziraat Bankası şubelerinde TL’ye çevirebiliyordunuz.
Ne zaman ki ekonomik hayatımıza yabancı para birimleri girdi, o zamandan sonra halkımız emperyalizmin eline düşerek yoksulluk yaşamaya başladı. Bu arada yabancı para birimlerini değerlendirenler ise günü birlik varsıllaşır oldu.
İşçi ve emekli maaşlarının her ay, Euro değerinden verilmesini öneriyorum. Vatandaş TL üzerinden maaş alıyor, harcamaları Euro veya Dolar üzerinden oluyorsa, bizlere de aynısı uygulansın!...
Yorum Yazın