Covid-19 salgını tedbirleri kapsamında ülkemizde yaklaşık 1,5 yıldır kültür ve sanatsal etkinlikler yapılamıyor.
Şair ve yazarlar kitaplarını çıkarsa bile “imza günleri” bile düzenleyemiyor. Aşık ve Ozanların ile bağlamalarının telleri buz tutmuş gibi oldu.
Sanatçıların dilleri ile elleri paslanmaya başlarken, yine aynı ülkede iktidar partisinin başta genel kurul toplantıları olmak üzere, ziyaretleri, salon ve açık hava toplantıları yapıldı.
Sanat ve sanatçıların yaşantıları üzerine sadece “onları unutmuyoruz!” gibi günü geçiştiren sözler söylendi.
Salgın sürecinde etkinlikler yapılamazken, projelere yapılan desteklerin kesilmesi de “Covid-19 salgını tedbirleri” kapsamında yapılmadı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sanat ve sanatçılarla ilgili sözlerini araştırdım. “Sanatçı, esaslı kültür sahibi olmalı ve tarihi iyi bilmelidir.”, “Sanatkar el öpmez, sanatkarın eli öpülür”, “ Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.”, “Sanat güzelliğin ifadesidir... Bu ifade söz ile olursa şiir, nağme ile olursa musiki, nakş ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur.”, “Sanatkar, toplumda uzun mücadele ve gayretlerden sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır.” ,“ Eğer söz konusu olan hayat, insan hayatı ise müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz. Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir.”
Atatürk’ün bu sözlerinin ardından elbette günümüzdeki gelişmelerle karşılaştırdığınızda sizlerin de yorumları olacaktır. Kendi yorumlarıma gelince; bu günkü siyasi iktidarın kültür ve sanatsal etkinliklerden uzaklaşması yönünde bir tavır anlayışında olduğunu düşünüyorum. Temmuz ayı ile birlikte müzisyenler için getirilen çalışma saatleri kısıtlamaları bu örneklerden biridir.
Bir yazar olarak kitaplarını bir ilden başka bir ildeki okuruna göndermek isteyen kişiden PTT kargo tarafından aldığı ücreti gördüğümde, siyasi iktidarın insanların kitaplarını başkalarına göndermesinin önüne geçmek ve kitap okumayı zorlaştırmak olduğunu düşünüyorum.
Oysa yıllardır bildiğim PTT posta gönderilerinde “basılı kağıt indirimi” bulunurdu. Bu uygulamanın gerçekten kaldırılıp kaldırılmadığını soruyorum. Çünkü PTT kargo kitap gönderilerinde; “Herkes kitap okusun diye” başlıklı bir kampanya başlatmıştı. Bir kiloya kadar kitaplar 5 Tl.’ye, üzerindeki ağırlığı olan kitaplar ise yüzde 50 indirimle gönderileceği belirtiliyordu.
PTT Kargo yetkilileri bu uygulamanın kaldırıldığını belirterek, bir kilo kitap gönderisi için 16, 25 Tl. para almalarındaki uygulamayı yorumlarınıza bırakıyorum.
Türkiye büyüyor, gelişiyor ve Avrupa ülkeleri arasında önemli yerini aldığını söyleyen siyasi iktidara sormak istiyorum; AKP iktidarı öncesinde, kitap, gazete ve basılı olan her türlü evraklar; “Basılı kağıt” ücreti üzerinden indirimle gönderilirdi. Bugün ise; 15,00 Tl’lik bir kitabı 16,25 Tl’ye PTT kargo ile gönderen bir yazarın veya alıcının vay haline!..
PTT kargo hizmetlerinde yayınlanan ilanlar ile uygulamasındaki farklılıklar karşısında şaşkınlık yaşıyoruz. İnsanların okumalarına ve türkü söylemelerine engeller getirirseniz, gelecekte üzülenler; engelledikleriniz değil, sizler olabilirsiniz!...
Yorum Yazın