Türkiye Cumhuriyeti’nin 65. Hükümetini kurarak ülkenin 27. Başbakanı olan Binali Yıldırım, 24 Haziran 2018 seçimleri sonrasında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yürürlüğe girmesiyle “Son başbakan” olarak tarihe geçen isimdi.
Şu anda Ak Parti İzmir Milletvekili olan Binali Yıldırım, geçtiğimiz günlerde bir okul ziyaretinde minik öğrencilerle sohbet sırasında, bir öğrenci Yıldırım’a ne iş yaptığını sordu.
Yıldırım’ın minik öğrenciye verdiği yanıt ise “İş arıyorum” şeklinde oldu.
Ne demek şimdi bu!? Yıldırım belki espri yaptığını sandı ama, minik öğrencinin aklında soru işaretleri oluşmaya başlamış olmalıydı.
Okullarına ziyarete gelen ve etrafında korumaları bulunan birinin “iş aradığını” söylemesi o çocuk için unutulmaz bir anı olarak kalacaktı.
Son Başbakan Binali Yıldırım, işsiz olduğunu kendisi söylüyordu, hem de minicik öğrenci çocukların önünde. Bu sözler karşısında işsiz gençler alınabilirdi, kendileriyle alay edildiğini yorumlayabilirlerdi.
Başka bir değerlendirme daha yaparsak, Başbakanlık yapmış ve şu anda da Milletvekili olan birinin işsiz olduğunu söylemesi ne anlam taşıdığı tartışılabilirdi!
Milletvekili maaşının yetmediğini mi vurgulamak istemişti, yoksa Milletvekili olmak “işsiz” olmak anlamına mı geliyordu?
TBMM’de Milletvekili olarak görev yaparken, ayda 25 bin lira gibi maaş alan birinin işsiz olduğunu söyleyen sözlerini garipsenirken, Yıldırım için çalışacak işlerin çok olduğu akla geliyordu.
İzmir Milletvekili, öncelikle kentine hizmet etmek için, sonrasında ülkesinin tamamına hizmet etmek için Meclis’e gönderilmiştir. Vatandaşın sorunlarını çözmek için uğraş vermek en önemli işleri arasında yeralır.
Ülke sorunlarının çözümünü yerel yönetimlerin üzerine yıkarak işin içinden çıkmak yerine, birlik ve beraberlik içerisinde sorunların üstesinden gelmek Hükümet başta olmak üzere 81 ilden gönderilen Milletvekillerinin asli görevleri arasında yer alır. Bu çalışmayı yapmak, iş yapmak anlamına gelir.
Kaldı ki Milletvekillerinin aldığı maaş yaklaşık 9 asgari ücretli işçinin maaşına denk gelmektedir.
Fabrikalarda veya diğer işletmelerde alın teri ile bir ay çalıştıktan sonra asgari ücret olarak 2 bin 825 lira eline geçen işçiye “halinize şükredin” denilirken, işçinin 9 katına yakın maaş alan Milletvekilinin “işsizim” diye konuşmasının altında espri olduğunu düşünmenin bence mantığı araştırılır!
Binali Yıldırım kendince doğru söylüyor veya espri yapmış olabilir. Çünkü son günlerde sebze ve meyvelerin pahalı olmasının altında zincir marketler suçlanmaya başlandı.
Oysa bu zincir marketlerin patronlarının araştırdığınızda arkasında yine mevcut iktidarın yakınlarının olduğunu görebilirsiniz. Ne demek oluyor şimdi bu, zincir marketler suçlanırken, “danışıklı dövüş mü yapılıyor?”diye akla gelebilir.
Çiftçinin ürünü tarlada alıcı bulamazken veya masrafını karşılamazken, aracılar, taşımadaki maliyetler hesap edilmezken üreticinin halinin duyulmamış olması, tarıma verilen önemi ortaya koyuyor.
Patates depolarına yapılan baskınlar ile zincir marketlerin etiketlerine yapılan denetimler arasında farklılık görüyoruz.
Bir bardak çayın 6 ile 20 liradan satıldığını görebilenler sebze ve meyvelerdeki pahalılıkla karşılaştırdıklarında, sorumluların kimler olduğunu aslında bildikleri halde, ellerinden bir şey gelmediğini gösteriyor.
Yorum Yazın