DOLAR32.585
EURO34.8354
ALTIN2416.1
BIST9645.0
Mustafa Bardak

Mustafa Bardak

Mail: [email protected]

Doğruyu söylemek çok mu zor?)

Yaşanan ve yaşanacak olan olaylarla ilgili olarak bazı konuşmaları dinlediğimde, ne kadar boş ve gerçeği yansıtmadığını gördüğüm anlar oluyor.

Son günlerde özellikle siyasilerin konuşmaları çok tartışılıyor. Birileri çıkıyor enflasyon oranı üzerine konuşuyor, açıklamalar yapıyor  ama birileri de çıkıp rakamların gerçeği yansıtmadığını söylüyor.

Oturup her iki tarafın da sözlerini irdelediğinizde bir yerlerde yanlış bilgilendirme olduğunu anlayabiliyorsunuz.

TÜİK verileri deniliyor, rakamlar açıklanıyor ama aynı verilere göre işçi-memur ve emekli ücretleri bu enflasyon oranı yansıtılmıyor!

Bir yerde olumsuz olaylar yaşanıyor. Örneğin deprem, sel felaketi veya yangınların meydana gelmesinin ardından iktidar partisi sözcüleri farklı, muhalefet partisi sözcüleri ayrı konuşuyor.

İkisinin ortasını bulmak için yine eldeki bilgiler ile yaşananları karşılaştırıp irdelediğimizde karşımıza yine yanlış bilgilendirme, veriler sözlerin yarım tutulduğunu anlayabiliyoruz.

Bunlara ne gerek vardı diye düşünerek halkı doğru bilgilendirmenin daha iyi olacağını düşündüğümüzde, bizim meslektaşlarımızın da iktidara şirin görünme uğruna olayları farklı bakış açıları ile yorumladıklarına tanık oluyoruz.

Tv ekranlarında tartışmaları izliyorum, devlet televizyonu TRT yayınlarını bir kenara koyduğumuzda özel tv kanallarının yüzde 97’sinin aynı ağızdan konuştukları olaylara bakış açılarının benzer olduğunu görebiliyoruz.

Olmayanı olmuş gibi göstermek, gerçekleştirilmesi söylenen hizmetleri gerçekleşmesine kesin gözüyle bakmak kamuoyunu doğru bilgilendirmek yerine, bilgi kirliliğine ve yanlış yönlendirmeleri de beraberinde getiriyor.

Kutuplaşma olayları her geçen gün artıyor, barış içerisinde yaşayan bir toplum yerine insanlar arasında öteleyici bir dilin kullanılmasının ülkemizin geleceği için iyi sonuçlar doğuramayacağı düşünülmüyor.

Bazı tv ekranlarında öylesine yakışıksız yorumlar kullanıyor ki, bu sözleri kullananların dudakları arasından çıkan sözlere kendilerinin gerçekten inanıp inanmadığını merak ediyorum!

Bazı yorumcuların dinsel ve inanç üzerine sözcükler kullanarak başladıkları konuşmaların devamında, din ve inanca yakışmayan sözler nedeniyle izleyenlerin dinden uzaklaşmalarını beraberinde getirebiliyor.

Özellikle de iktidara yakınlığını gösterebilme adına yapılan yayınları izlerken insanın aklı ile alay edildiğini okuyabiliyorsunuz.

Medya halkın sesi olmalı, halkı doğru bilgilendirmeli ve yönetin ile yönetilen arasında köprü görevini yerine getirmelidir ve yıllardır böyle tanımlanır.

Oysa bugün gelinen noktaya baktığımızda, yaşanan olaylar karşısında sorumlu olması gerekenlerin görevlerini sağlıklı yapmadıkları için olumsuz olayların yaşanmasında, vatandaşlar suçlu gösterilircesine haberler ekrana taşınıyor.

Yüzyıllar öncesindeki olaylardan övgü ile sözeden konuşmalar ile yaşadıkları günlerde yaşananlar üzerine yapılan konuşmaları izlerken, bazı yorumcular bugünden daha iyi yüzyıllar öncesini yaşamış gibi anlatabiliyor.

Burnunun ucundakini göremeyenler, boynunun arkasındaki ense traşını net olarak görüp anlatmak isteyenler, gelecekte torunları tarafından nasıl anılacağını da düşünmesi gerektiğini belirtmek istiyorum.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar