Türk siyasi tarihinde gün geldi; “Bir bölen ve bir Bilen” isimleri üzerine yorumlar yapıldı.
Meslek hayatım boyunca gördüğüm siyasi konuşma ve kendilerinden olmayan siyasilere karşı kullanılan sözleri son süreçteki yıllarda daha ağır sözcükler kullanılarak söylendiğine tanık oluyorum.
Eğer radyo haberlerinde dinlesem veya gazetelerde okusam inanmakta tereddüt edebileceğim sözleri televizyon ekranlarında görerek duyarken kullanılan çirkin dilleri korumakta olan ağızın neler çektiğine üzülüyorum.
Hangi siyasi görüşte, hangi inanç ve dinde olunursa olunsun insanlığın tek ilkesi barış içerisinde ve sağlıklı yaşamak olmalıdır.
Hiçbir inanç ve din görüşlerinde; barışçıl yaşamak yerine savaşarak yaşamak ve insanları ötelemek olduğunu okumadım.
Özellikle siyasal alanda kendi partileri için birkaç oy fazla alabilmek veya Meclis’teki sandalye sayısını artırmak adına rakiplerine karşı kullanılan dilini güzel kullanamayanların gelecekteki normal hayata dönüşlerindeki günlerini düşünüyorum.
Toplumu kutuplaştırıp, ayrıştırılarak halka verilecek zararın ülkeyi uçuruma götürebileceğini düşünemeyen siyasileri görmek istemiyorum.
Özellikle iktidardaki siyasi partinin uygulamadaki anlayışının barışçı, bütünleştirici olmalıdır ki, halk huzur içerisinde yaşayabilsin.
Günümüz siyasi iktidarındaki siyasi sözcülerin veya iktidar partililerin konuşmaları ile eylemlerinin hoş olmadığını söylemek istiyorum.
Ülkemizin ormanları yanarken, bütünleşerek çözümler bulma yollarının aranması ve yangınların söndürülmesi için uğraş verilmesi gerekirken, siyasilerin birbirlerine karşı olumsuz sözleri yakışık bulmuyorum.
Özellikle iktidar partisinden gelen bazı olumsuz eylem veya konuşmaları hiç ama hiç yakıştırmıyorum.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’nin basın toplantısında; AKP ve MHP’li Belediye Başkanlarının tek amaçlarının halka hizmet olduğunu, CHP’li Belediye Başkanlarının ise “Yerli ve milli olmadığını” hatta hizmetten uzak olduklarını vurgulayan sözler kullandı.
Konuşması bitti, basın mensupları soru sormak istediğinde ise, “Soru sorulamayacağı” şeklinde yanıt alındı.
Kendilerinin dışındakileri tanımayan bir anlayışla, karşıt görüşlere saygı duyulmayan bir görüşle bir ülke eksik ve aksak yönetilir.
Muğla’da yangın olayı ile ilgili canlı yayın yapmakta olan Halk TV ekibine yapılan çirkin saldırıyı kabul edilemez.
O TV kanalı hatalı yayın yapıyorsa, RTÜK var, Savcısı, Polisi ve Jandarması var onlar yayınla ilgili gereken uyarıları yapabilirler. Ancak, haberlerden öğrendiğime göre AKP’li bir grup delikanlının canlı yayın ekibine saldırı yapmasının doğru olmadığını iktidarın gençlerini uyarması ile bundan sonraki olaylar için sağlıklı olabileceğini düşünüyorum.
Bu delikanlıları mutlaka birileri yönlendirmiş olmalı ki, günün birinde gereksinim duyabilecekleri medya’nın sesini bugün kesmeye çalıştılar!
Şanlıurfa’nın Akçakale Belediyesinin AKP’li Baykan yardımcısı Navi Çokan, sosyal medya hesabından; “CHP lanet parti, CHP’lileri asmak lazım”diye paylaşım yapmış olması doğru bir davranış olarak görülemez.
Tepki üzerine bu zat paylaşımında değişiklik yapıyor; “CHP gibi bir lanet parti yeryüzünde var mıdır? Ciğerlerimizi (ormanlarımızı) hedef alan politikalar peşinde olanlara idam yasası şart!” şeklinde kendine göre değişiklik yaptığını yapıyor ama, kaş yapayım derken Göz çıkardığının farkına bile varmıyor.
Yorum Yazın